Anasayfa » Yatırım Bankacılığı » Parasal Genişleme de Bir Yere Kadar

Parasal Genişleme de Bir Yere Kadar

Geçen hafta piyasalar küresel likiditenin artacağı beklentisinin yarattığı heyecanla toparlandılar. Bu heyecan bu hafta başında da bir şekilde korunuyor. Yurtiçi piyasalarda da geçen hafta bu beklentilerle iyimser seyir izlemiştik. İyimserliğin devam edip etmeyeceğine karar vermemiz için ise her şeyden önce altta yatan varsayımları sorgulamamız gerek.

Piyasalar bir kez daha piyasalardaki likiditenin artacağı beklentisini satın alıyorlar. Bu konuda sahneye ilk çıkan, hatırlayacağınız üzere, ECB olmuştu. Önceki hafta ECB Başkanı Draghi, yeni parasal teşvikler geleceği beklentisini güçlendiren açıklamalar yaptıktan sonra, FED de küresel gelişmelerden kaygılı olduğunu FOMC karar metnine sıkıştırıvermişti. Bu anlamda FED’in Mart ayında faiz artıracağına tanınan olasılık şu anda piyasada sadece %14. Hatta 2016 için tek bir faiz artırım fiyatlaması var, o da taa Aralık ayını işaret ediyor (%57 olasılık). Bunların üzerine Japonya Merkez Bankası (BoJ) da mevduat faizini eksiye çekerek, piyasalara iyice moral vermişti.

Geldiğimiz noktada dünyanın önde gelen üç büyük merkez bankasından yakın zamanda bir sıkılaştırma değil, tersine sağladıkları likiditede artış görme olasılığımız daha yüksek. Hatta bunların üzerine bir de Çin’i ekleyebiliriz. Bu sabah açıklanan PMI verileri sonrasında Çin’den yakın zamanda faiz indirimi geleceği algılaması güçlendi.

Piyasa yine beklentileri hızlıca satın aldı almasına da, merkez bankalarına ne kadar güvenmeliyiz, acaba gerçekten de tekrar bir parasal genişlemenin eşiğinde miyiz? Önce FED’den başlayalım. FED’i faiz artırımlarının devamına dair kaygılandıran konu küresel gelişmeler olduğuna göre, bu cephedeki ana olaylara bakmamız gerek: Petrol fiyatındaki düşüş ile borsalara gelen satışlar ve yine petrol fiyatındaki düşüş nedeniyle manşet enflasyondaki düşüş beklentisi… Hadi bunu sadeleştirelim: Petrol fiyatı anahtar konumunda. Petrol yeniden artar ya da en azından fiyatlar istikrar kazanır ise piyasalar da istikrar kazanacak.  O zaman yanıtlamamız gereken asıl soru da bu: Petrol fiyatı artar mı?

Bu konuda temel arz/talep göstergeleri pek bir umut vaat etmiyor. OPEC’in üretim rakamı, İran’ın da oyuna dâhil olması sonrasında günlük 33.1 mn varil ile tarihinin en yüksek seviyesinde. Talep tarafında ise yine Çin kaynaklı olarak zayıflama mevcut. Bunun sonucu da yanda gördüğünüz üzere sert şekilde düşen petrol fiyatı. Kısa vadeli düzeltmeler olsa bile, temel argümanlar değişmedikçe petrol fiyatında kalıcı bir yükseliş eğilimi görmeyeceğiz.

petrol grafiğiAncak, yandaki grafiğe bakınca iki nokta dikkatimi çekiyor: Daha önce petrol fiyatı artarken ekonomik rasyonele uygun davranarak arzı artıran OPEC, bu kez fiyat düşerken üretimi artırıyor. Buradaki “ekonomik rasyoneli” bulmak kolay değil. İkinci olarak da 1990-2000 döneminde petrolün fiyatı kabaca ortalama $20-25 civarında imiş. Hatırlarsanız bazı büyük yabancı kurumların beklentisi de bu seviyeler idi (Böylece ekonomik tahminlerin nasıl yapıldığına dair güzel bir örnek daha görüyoruz: Uzun vadeli ekonomik tahmin dediğimiz şey, tarihi ortalamadan başka bir şey değildir). Neyse, sonuçta artık bu rakamlara çok uzak değiliz. İşte bu iki noktaya bakarak varacağımız sonuç şu: Tamam petrol fiyatında çılgın bir yükseliş görmeyeceğiz ama bundan sonraki düşüş potansiyeli çok sınırlı olabilir.

Petrol fiyatı dengelenip, hafif de bir düzetme yaptığında ABD’deki ana göstergeler ön plana çıkmayacak ve piyasalar yeniden faiz artışı fiyatlamasına gitmeyecekler mi? Kuşkusuz evet… Bu yüzden, şu anda piyasalardaki FED faiz fiyatlamasına kesinlikle güvenmemek gerekiyor. Piyasalar her zaman mantıklı değil, bazen oldukça duygusal ve sürü psikolojisine çok uygun şekilde davranabilirler. Bu hafta açıklanacak ABD istihdam verileri de beklentilerden güçlü gelirse, piyasalarda ciddi bir karmaşa göreceğiz, şimdiden buna hazır olunuz.

Elbette işin bir de ECB bacağı var. Avrupa ekonomisi toparlanıyor, ECB açısından en büyük sorun enflasyonun %0.4 ile hedef olan %2.0’ye çok uzak seyretmesi. Yine yukarıdaki senaryodan gidelim: Petrol fiyatı dengelenir ise ECB gerçekten elinde ne varsa harcar mı, yoksa mevduat faizini biraz daha düşürüp, sözle yönlendirme yapmakla mı yetinir? Bu anlamda piyasanın ECB’ye yönelik yine aşırı bir beklenti içinde olduğunu düşünüyoruz. Mart ayı toplantısına dek köprünün altından daha çok sular akacak, “ECB piyasalara para saçacak” demek için acele etmeyelim.

1 Şubat 2016 BeklentilerKafamızda oluşan bu soru işaretlerinin ardından tüm bunların gelişen ülkeler ve Türkiye için ne anlama geldiğine bakalım. Şu anki algılama kuşkusuz lehimize, zaten $/TL kuruna baktığımızda da bunu net olarak görüyoruz. Çok güzel, mamafih parasal genişlemeyi grip salgını karşısında kullandığımız semptomatik ilaçlara benzetebiliriz. Kendimizi bir süre iyi hissederiz, ama arka planda hastalık sürmektedir, gerekli “acı ilaç” içilmedikçe hastalık uzadıkça uzar, sefil olduğunuzla kalırsınız.

Şu anda piyasada gördüğümüz de bu “geçici olarak kendini iyi hissetme” halinin süreceği. Yurtdışından sıcak para girişi gözlemiyoruz ki buradan kastımız gerçekten sıcak para: Günlük hareket eden, kaldıraçlı hesaplar… Yurtiçinde de yerli yatırımcının döviz hesapları yanda gördüğünüz üzere $138.3 mlr ile Mayıs 2015’ten bu yana en düşük seviyede (kaynak: TCMB- Yurtiçi yerleşiklerin mevduat bankalarındaki döviz mevduat hesapları baz alınmıştır). Bu noktada yılsonuna doğru hızla yükselen mevduat faizlerinin DTH’taki çözülmeye hızlandırdığını iddia edebiliriz. Çözülmenin devamı da temelde bu basit denkleme bağlı: TL’de kalmanın cazibesi ne zaman dövizi yenerse, yerli yatırımcının TL talebi artacak.

Dışarıdan bakıldığında ise TL’nin cazibesinin yakın zamanda artması pek olası görünmüyor. Bu nedenle de hala kısa vadeli fonlar dışında, pek portföy yatırımı görmüyoruz. Maalesef enflasyonun yüksek seyri ve TCMB’nin enflasyona karşı takındığı tutum, özellikle yabancı yatırımcıların TL cinsi enstrümanlara yatırım yaparken üç beş kez düşünmesine neden oluyor. Bu ortamda kısa vadeli iyimserlikler bizi bir noktaya kadar götürebilir, ancak sonrasında işler o kadar kolay değil. Grip hala sürüyor…

Güzel bir hafta geçirmeniz dileklerimizle…

Kaynak : Garanti Yatırım

Not : Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.  Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Hakkında Banka Notu

2007'den bu yana Bankacılık yapıyorum. Gişe Asistanlığı, Ticari MHT (müşteri hizmet temsilcisi), Tarım Bankacılığı Portföy Yöneticiliği, Kobi Portföy Yöneticisi, Nakit Yönetimi Bölge Satış Temsilciliği ve OBİ Bankacılığı Bölge Satış Yönetmenliği ünvanlarında çalıştım. 2017 yılından bu yana Şube Müdürlüğü yapıyorum. Her pozisyonda çalışmanın, şubeyi ve Bölge Müdürlüğü'nden bakmanın kattığı değerle #KrediNotu, #BankaNotu, #Bankacılık, #Kredi ve #KrediKartı gibi bankacılığın ana ürünleri yanında her şeye değinmeye çalışıyor, sorulan sorulara çözüm(ler) üretiyorum.

5 yorum

  1. Merhaba ben yorumlarınızı okudum gerçekten çok güzel çok teşekkür ederiz bilgileriniz için ben size bir şey sormak istiyorum ben banka sınava girdim olumsuz oldu 1 sene sonra dediler tekrar olur dedi her bankada mi böyle yoksa değişik süreleri varmı ise alım süresi değişiyor mu

    • Gülşah Hanım,

      Banka sınavları için olumsuz süreç yaşayan personellerin asgari 1 yıl sonra yeniden sınava girmeleri koşulunu arayabiliyorlar. Ancak bu durum genel geçer bir şey değildir. Bankaların kendi insan kaynakları politikasına göre değişkenlik gösterebiliyor.

  2. Çok teşekkür ederim yapı kredi bankasına girmistim

    • Gülşah Hanım,

      Özellikle Garanti Bankası, Yapı Kredi Bankası ve Akbank gibi mahşerin 3 atlısı diğer Bankalar nazarında daha kurumsal bir insan kaynakları politikası ile yürütülür. Buralarda 1 yıl bekleme sürelerinin olduğunu biliyoruz. Yine de genel kabul görmüş kural değildir. İstisnalar yaratıldığını, bir takım referanslarla bu kuralın esnetildiğini de örnekleriyle duyduğumuz oldu. Tavsiyem tek Banka üzerine bütün planlarınızı inşaa etmemeniz. Hatta daha genç, dinamik ve değişimin hızlı olduğu Bankalara (Denizbank, TEB, ING gibi) yönlenmeniz daha hızlı yükselmenize neden olabilir.

  3. Çok teşekkür ederim

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Her türlü bankacılık, finans, kredi notu ve kredi bilgisi sorunuzu yönlendirebilirsiniz.[ Soru - Cevap ]
+